Yine bana değil ama bu sefer tutturmuşlar, aferin lan dice

Bu tarz oyunlardaki ilk deneyimim Divinity: Original Sin 2 olmuştu ve sıra tabanlı strateji türüne daha olumlu bakmamı sağlamıştı, severek oynamıştım. Baldur's Gate 3 ile de Larian'ın ne kadar iyi iş çıkarabildiğini tekrardan görmüştük. Wasteland 3'ü denerim diyerek henüz lira desteği bitmeden almıştım, önceki oyunlarını oynamadım ama güzel olabilir diye düşünüyordum, yanılmışım. BG3 ile direkt karşılaştırılamaz tabi ki ama ondan önce çıkmış DoS2'nin ne kadar iyi bir oyun olduğunu tekrar hatırlamama sebep oldu.

Oyun gerçekten eskide kalmış ve anlaşılması güç hissettiriyor. Savaşlardan zaman zaman keyif alsam da ne ben ne arkadaşım tam anlamıyla tatmin olamadık çünkü bir seferde gayet dişe diş takılıp "bu iyiydi" dediysek bir sonrakinde bam güm vurabilen düşmanlara dönüşüp "ee biz ne yapıyoruz abi?" dedirtti ve asla bir gelişim içerisinde olduğumuzu hissedemedik. Son olarak hikaye de ilgimi çekemedi ve açıkçası bayık hissettiren bir espri anlayışı var.

Tamamen kötü bir oyun diyemem, seveni mutlaka var ki incelemeler çok olumlu duruyor ama ben 20 saat sonunda bu kadar ısrar yeter demek zorunda hissettim.

Uzun süre oldu aslında başlayalı, içerik olarak muhtemelen yarıdan fazlasını bitirmişimdir. İki kişi oynuyoruz ve kesinlikle keyifli geçiyor. Sevilmiş başka oyunlardan güzel mekanikleri alarak iyi bir iş çıkarılmış. Hayatta kalma oyunlarına örnek olması gereken bir yapım kesinlikle.

İnşa mekanikleri gayet güzel, kafa karıştırmıyor ve yeterli seviyede özgürlük de sunuyor. İster yer altına ister yer üstüne kurabilirsiniz evinizi, hatta köyünüzü diyeyim.

Valheim'dan tanıdık gelen mekanikler var, örneğin yemek slotlarımız var ve tüketilebilirlerden kısıtlı süreli destekler alabiliyoruz. Can/ enerji yenileme, bünye/ zeka artışı vs. vs.

Yine tanıdık gelecek ki oyun voxel tabanlı olduğu için kazmamızı bolca kullanıyoruz.

Oyunda hikaye ilerleyişine yayılmış, bir yerlerde mahsur durumda olan npc'lerimiz var. Kurtarıp evimizde bir yere çağırabiliyoruz. Hem hikayeyi genişletiyorlar hem yeni konfor eşyaları, silahlar, süslemeler gibi bir çok şey üretmemize yardımcı oluyorlar hem de görevler verip sadece ev yapmakla uğraşarak çabuk sıkılmamızın önüne geçiyorlar.

Düşman yapay zekası biraz kötü gelebilir, bazıları fazla hızlı bazılarıysa tam tersi yavaş ama kesinlikle uzanıp oynanacak kadar da çocuk işi değil.

Büyük bir yetenek ağacımız var ve yönelebileceğimiz farklı sınıflar var. Büyücü, barbar, tank vs. İsteyen karma bir karakter de yapabilir. Sadece şu var ki oyuncuların yetenekleri ve oynanışı hesaba katarak ben bu oyunu nasıl oynasam diye biraz düşünmesi gerek çünkü puan verirken ne açsam diye kafa karışıklığı yaşatabiliyor. Dayanıklılık, kuvvet gibi şeylere de puanlar verdiğimiz için puanların iyi dağıtılması gerek.

Sürekli hamallık yapma durumu yok ki bu çok büyük bir artı benim için. Hayatta kalma oyunu diye bir madene saatlerimizi gömmemizi gerektirmemesi lazım oyunların.

Optimizasyon için de kötü bir şey söyleyemem sanırım. Neredeyse minimum gereksinimlerde oynuyorum ve 40-55 arası fps alıyorum ve bu bence gayet iyi.


Genel toplamda oyun kesinlikle fiyatını hak eden, keyifli vakit geçirebileceğiniz güzel bir oyun. Erken erişimde olduğunu da düşünürsek iyi bir geliştirme süreci ile oyun çok daha iyi yerlere gelecektir. Bu süreçte fiyatını da yükseltme ihtimalleri olduğu için almayı düşünenler bence çok düşünmesin.

Şimdiye kadar sıra tabanlı oyunlara yaklaşmadım, bana hep sıkıcı göründüler ama tabi bir denemeden de olmaz sonuçta Fortnite'ı bile denedikten sonra oynayanlara acıyan gözlerle bakmaya başladım. Şunu da belirteyim ben bu oyunu bir arkadaşımla beraber oynuyorum şuan, yalnız başıma da denemezdim. Zaten rahatsızım daha da fazla daralamazdım.

Hikaye güzel gidiyor şimdilik, ilgi çekici şekilde başlamıştı ve yine o ayarı bozmadan ilerliyor. Diyaloglar hoş, bazen uzaması sebebiyle bunaltabilse de bu durum çok uzun sürmüyor ki zaten genelinde de öyle değil. En fazla eğlendiğim kısımlardan biri fightlarda yaşadığımız abuk durumlar oldu. Kendimizi mi yakmadık, öldürmedik yoksa düşmana vurmak yerine boşa mı sallamadık ya da buzda kayıp düşmedik, neler neler... Diğeri de oyunu berbat ettiğimizi düşündüğümüz anlardı. Önümüze geleni kesiyoruz gibi bir halimiz vardı, sorguladık kendimizi ne yapıyoruz biz diye de sonra çözdük işi neyse ki.


Şikayetçi olduğum taraflar da var mesela point and click işini hala sevmiyorum veya kamera kontrollerini ama bunlar benim sorunum oyunun değil. Her şeyi bir kenara bırakırsak tür ile hiç alakası olmamış birini (arkadaşım da daha önce bu türde oynamadı diye biliyorum ama emin değilim) memnun edebilmişse herkes bu oyunu oynayabilir hatta oynamalı demektir. İndirimlerde 30 liraya kaptım, şu zamanda gerçekten çok önemsiz bir meblağ hatta indirimsiz fiyatı bile uygun denilebilir.

İngilizcesine güvenmeyenler için atölyede Türkçe yama mevcut.

Fiyatlar uçmadan önce çok iyiydi de sıkıntı bizde tabi napalım. Yine de indirimlerde falan alınabilir.

Psikolojinizi zorlayacak bir deneyim yaşatabilecek bir oyun. Seslendirmeler ve görsellik gerçekten harika. Fiyatı da oldukça uygun, kaçırılmaması gerek, mutlaka oynanmalı.

Vakit geçirmek için gayet iyi, 35 saatime değdi.

Oynarken vakit su gibi geçiyor, arkadaşlarla oynanması gerek ama dikkat edin haritada gezerken kaybolabilirsiniz.

Ben bu incelemeyi yazdığımda 39 dlc var demişim, şuan merak edip bir baktım 82 dlc görünüyor. OHA!
Neyse Payday 3 geliştiriliyor onu oynayıp eleştiririm artık :D


Derdim ama o kadar da değil, o süreye rağmen.


Oyun güzel, alın aldırın. Eğer 3 günde kenara itmeyecek bir kaç arkadaşınız varsa alın. Öyle insanlara gelecek bir oyun değil. (Benim gibi de olmayın tabi xd). Herhangi bir hikaye modu içermese de kendi içerisinde bir hikaye düzeni var. Bu hikayelere çektikleri bazı live action trailerlar da harikadır. Şahsen Payday: The Heist'ın görevlerini ve hikayelerini daha bir beğenmiştim not düşeyim.

Oyun içerisinde takım olmak şart! Bir birinden kopuk 4 kişi sürekli çuvallamaktan öteye gidemez. Bir CS:GO olamaz tabi ki ama tam anlamıyla co-op oynamak gerekiyor (ki zaten oyunun en güçlü yanı da co-op'un verdiği zevk), eğlenilecekse de, ciddi ciddi oynanacaksa da. Hileden geçilmiyor gibi bir durum vardı bir zamanlar, hala var ancak eskisi gibi değil, daha rahat oynanabiliyor.

Silah çeşitliliği güzel, enteresan melee silahlarınız olabiliyor (kılıç kalkan falan var siz düşünün gerisini).

Farklı yeteneklere yönelebileceğiniz, yetenek ağaçları mevcut. İşinizi sessiz veya patara kütere halledebiliyorsunuz.

Normal'den Death Wish'e (evet ölüm isteği) kadar zorluk seçenekleri var ve alışırsanız istemenize rağmen ölmenize gerek kalmıyor.

İllegal bir şey yapıyor olmaktan olsa gerek, özellikle banka soygunları çook eğlenceli :D

Bulldozer, taser, cloaker gibi özel düşmanlar var, öldürmesi zevkli, dayak yemesi hiç değil.

Maskelerimiz var ve desenler, renklerle özelleştirilebiliyorlar.

Karakterler! Her karakter ayrı güzel (bonnie hariç :@), cemaat 4 kişiydi de dlcler sağolsun bir cuma safı olduk!


Başladığımızda toyduk, eğleniyorduk 4 arkadaş, güzeldi. Her soygun/ görev kendine has güzel şeylere sahipti. Tıpkı ilk oyundaki gibi. Sonradan eklenen neredeyse hiç bir görevde bunu bulamadığımı söyleyebilirim, tabi hiç işe yaramaz da değiller. Oyunun yapımcıları da gayet iyiydi, samimi davranıyorlardı. Harika etkinlikler yapıldı (Hype Train, Crimefest) fakaaaat... Oyun tam anlamıyla dlc manyağı oldu! 39 adet dlc görünüyor, hadi 10'u beleş de 29 az uz bir rakam değil. Yeni görev içeren dlc'ler 13, silah maske vs. içerenler 10 liradan satılıyor, dünya kadar para, bi dursaydınız be birader! (ben 21 dlc sahibiymişim ama konumuz bu değil şimdi xd) Bunlar sayesinde oyun bir çeşit kısır döngüye girdi, neye dlc çıkaracaklarını şaşırdılar en son Goat Simulator DLC getirdiler. Kıçına kokain itilmiş keçi çalıyoruz! Baak aksiyona bak!

Dlc'ler yeter mi peki bunu demeye? Aslında yeter de onlara yetmemiş olsa gerek ki o çok sevdiğimiz Crimefest etkinliğinde kalkıp Blackmarket Update diye bir şey yaptılar, neymiş drill ile açılan kasalar varmış silah skinleri çıkıyormuş. Kartlardan kasa düşürüp, drill ile bunları açarak skin kazanacakmışız, satabilecekmişiz... Tüm oyuncular delirdi tabi zamanında buna. (ben de bir kaç drill satarak ekmeğini yedim ama olsun "ehe")

Şimdi ben de az oynamadım oyunu, madem böyle düşünüyorsun niye oynadın diye sorulabilir :D Benimkisi vakit öldürmece, payday benim yapacak bir şeyim, oynayacak farklı oyunum olmadığında açtığım oyunumdur. Başarım yaparım, level atlarım falan, çook bayıldığımdan değil yani :D

Uzun lafın kısası, (özellikle indirim zamanlarında) alınabilecek bir oyun PAYDAY 2, hatta ilk oyunu The Heist'ı alıp onu da oynayın derim. Ancak dlclerine para vermeye ne kadar değer, ne kadar oynanır orası tartışılır. Şahsen aldığım dlc'leri çoğunlukla indirim zamanlarına denk getirdim (bazılarını da arkadaşlar hediye etti zamanında sağ olsunlar :galp:) Haricinde parayı sokağa atmaktan farkı kalmaz, hatta sokağa atsak daha fazla işe yarayabilir...